Sunday, December 20, 2009

heidegger'i teslim ettim. evet.

simdi nietzsche.

muck.

yas.
guzel bi' pazar sabahi.

ane brun - this voice. arkada.

simdi heidegger. devam. son noktaya dogru - adim adim.

gorusuruz,,,

yas.

Saturday, December 19, 2009

yurume,,, (yine)

"ozgurluk, kisi icin, kendini her an alip goturebilme olanagidir.

kisi, kendini 'mutlak' olarak 'alip goturme' olanagina her an sahip varlik olarak, belirli varolus konumlarini, her 'istediginde' - yani, her gerektiginde - terkedip gitme gucune de sahiptir.

kisi, her an gidebilir.

kisi, her an, terke hazirdir - kendini bile...

kisi, her an, kendini de terkedip gidebilir.

kisi, gidebilir - gidebilendir...

kisi gider."

(O. A.)

gittim sayalim biz beni. temelli.

yoldayim ya da. surekli.

sepsevgiyle,,,

yas.
"ask olsun ask sana derken - affettim ben seni ugrasma" - candan ercetin :) bu eskilerden. yeni albumunu de afiyetle dinliyoruz.

hep yeni hep guzel. her gun yeni - ve her gun guzel.

bu gece bunuel'di yine - ve yaninda da dali. un chien andalou.

sonra da bi' alman yapimi - mostly martha. mutfakta gecen bi' ask hikayesi. guzel - tabii ki.

istanbul'a kar yagmis.

benden selam sayalim beyaz tanecikleri,,,

evet, heidegger kagidi bitmek uzere. nietzsche'ye dogru yol aliyorum.

gun aydi istanbul,,,

bana guzel geceler.

sepsevgiyle,

yas.

Wednesday, December 16, 2009

yurume,,,

"bir yeri, gercekten ve toptan terketmeyen,
yeni bir yola cikamaz. (Tanri Lut'a bosuna dememisti ya, "Geriye bakmayacaksin" diye...)"

(O. A.)

,,, kendini gercekten ve toptan terketmeyen,,, donusemez. gibi.

yas.

Sunday, December 13, 2009

son haberler,,,

http://www.canada.com/technology/Edmonton%20breaks%20weather%20record/2336491/story.html

evet. ve yine de gunes aciyor.

yas.

evimde ilk turk kahvem.

hava sicakligi: -37. hissedilen esicaklik: -47.

acaba sicaklik dogru sozcuk mu bu durumu anlatmak icin? bilemedim :)

evin sicakligi: 23.

icimin sicakligi: gunesli.

arka planda ane brun soyluyor, ben dinliyorum.

kahvem soguyor - gidip tekrar isitiyorum.

suyum her daim yanimda.

az sonra heidegger kagidina donecegim. ve artik bitirecegim. zira sonra nietzsche'ye gecmem gerekiyor. 4aydir yalniz uc tane adam ismi duydunuz benden, ucu de alman, ucu de olu. bi' yerde bi' gariplik var ama neyse :)

hava yine gunesli. vitaminlerimi de aldim. bilahare cikip markete gitmem gerekiyor. sanirim kar pantalonumu giyiciim ilk kez. zira bugunku firtinadan sonra biraz daha yukselmis olabilir kar seviyesi - yani disariya baktigimda gorebildigim tek seyin beyaz bi' perde oldugunu dusunursek sanirim gercekten firtina var. ama tabii bunu asagiya inip yere ayak basmadan anlayamiycam :)

son bi' hafta. sabir. devam. hep devam.

biletlere bakiyorum,,, istanbul gitgide uzaklasiyor, sonraysa gozden kayboluyor.

sepsevgiyle,,,

yas.

Saturday, December 12, 2009

yilin ilk (erken - hatta cok erken - hatta tatil desek?) noel partisinden donus. mutlu insanlarla paylasilan mutlu anlar.

ve disarda -32derecenin guzelligi. evet. gulumsuyorum.

ah,,, oncesinde ise starbucks'ta heidegger sinavina calismaca. arkadaslarla. nane aromali sahane bi' mocha esliginde.

simdiyse ev. bi' film molasi.

sonra uyumaca.

her sey sevgi.

sepsevgiyle,,,

yas.

p.s. iyi ki varsiniz.

Thursday, December 10, 2009

4ayi tamamlamaya yakin ustume coken yalnizlik hissinin yarisini yazmam gereken kagitlara vermek istiyorum. peki geri kalan yarisini ne yapmaliyim diye sordugumda cevap bulamiyorum. aliyorum yalnizligimi yatagimin bas ucuna koyuyorum. telefonun yanina. sonra alarm caliyor. uyaniyorum.

her gun yeniden. yeni bastan. nerden baslasam diyorum ve banyoya gidiyorum. elimi yuzumu yikiyorum. sonra spor. sonra kahvalti.

aslinda boyle rutin guzel. aslinda zaten hep guzel.

gecen hafta duzenli araliklarla girdigim aglama ve sinir krizlerinden sonra toparladim sanirim. vitamin kapsullerim ise yariyor olmali. cidden. inanilmaz.

simdi saat 6. hala ofisteyim. eve dogru yola cikicam. muhtemelen yalniz bi' eve. ve heidegger kagidima devam edicem. sonra kendi ogrencilerimin notlarini duzenlemem gerek. sonra kendime bi' film molasi hediye edicem sanirim.

aralik maasimi ogrendikten sonra yilbasinda dag planim suya dustu. ya da karda kaydi - ve dustu.

hayirlisi tabii - daha yilbasina cok var. oncelikle onumde tamamlamam gereken iki kagit ve bir sinav var.

cok garip - su anda hem parasiz hem yalniz hem uzak hem de stresli hissederken bu notu yazip gulumsuyorum. (ve lutfen lutfen endiselenmeyin diyorum).

cunku ben yine guzel bi' sabaha uyanicam. yine kendi kendime karsi sorumlulugumu yerine getirip yine devam edicem.

annecim ve babacim bana bunu ogretti. tekrar tesekkurler :)

simdi siz bilemediniz bu mutlu bi' not mu mutsuz bi' not mu diye. bu umutlu bi' not.

evet, her sey sevgiyle basladi. devam ediyor.

yas.

Friday, December 4, 2009

neresinin disarisi neresinin icerisi oldugunu bilemedigim zamanlardan birindeyim,,, (ve alinti bizi armaner'e goturuyor).

yeni turku resim dedi.

'karda uzun yuruduk senle,'

demek ne kolay olur burada. zira her yer kar. kapkar.

neresi disarisi? neresi icerisi? disarisi bembeyaz onu biliyorum. o kadar.

simdi bunuel.

yas.

her-zamanki-gulumseme.

ofiste.

kapida.

kant'tan once - kulagimda ani difranco.

onumde bi' bunuel, bi' allen (woody) - kucagimda bi' beckett.

entel yalnizlik bu olsa gerek. hah. nasil yalan. yalniz falan degilim. zira icersi cok kalabalik.

yas.
miles davis - autumn leaves.

sonbahar yapraklari. ya da sonbahar ayriliyor. hatta ayrildi bile. kis geldi coktan. ve ben bir cuma aksami eve geldim. balkon kapisinin onundeki masaya oturdum. kafami kaldirdigimda camdan kendi yansimami goruyorum - gulumsuyorum. iki kisiyiz gibi. ama bi' kadeh sarabimiz var. disarsi bembeyaz. beyaz bi' gece hatta belki de. hayir - gece siyah - ama hava beyaz.

bu gece kant okuyup kagidin bi' kismini yazmayi planliyorum.

dun aksam 'me and you and everyone we know' izledim. evet. dedim bi' kere daha. evet. devam.

sepsevgiyle,,,

yas.

Thursday, December 3, 2009

yasar kurt - anne dedi.

on sene oncesine dondum. napiyorduysam on sene once.

'kapat televizyonu anne, seni de kandiriyorlar.'

bizim televizyonumuz yok gibi. bi' tane bisiy var. dvd player'a bagli. onun disinda bi' islevi yok sanki. goruntu yalnizca. kutu.

hayat guzel.

televizyonsuz daha guzel. tele-vizyon. vizyon yani - tele bi' de. oysa insanin kendi vizyonu olsa. degil mi? goruntu - gorungu.

susamiyorum. filme de baslamadim henuz. bunuel izledik bugun yine. etkileyici. boyle iste.

yas.




"ve ayrildik. ne varsa sildik her seyi. o kadar ozgur - bir o kadar yalniz kaldik. basaririz zannettik - basardikca yarim kaldik. ne uzulur ne sevinir - yazik oyalanir olduk."

diyor candan ercetin.

oyalama artik. bir de.

bir film gecesi donusu. kahvem hazir tabii ki - zira lesley'le kahve yaptigimizda maximum seviyede yapiyoruz ki digeri geldiginde onun icin de kahve olsun. boyle de tatliyiz. tatli demisken - geldim ve kendimi cikolata parcacikli kurabiyelere verdim. kahveyle guzel gidiyor zira. sonra oyle bakinirken etrafa - baktim candan ercetin'den oyalama artik demis ipek. hemen dinlemeye basladim. sonra aklima tez donemi geldi. epru'yla salonda oturusumuz - benim saatte bir birkac defa arka arkaya olmasi suretiyle - oyalama artik - molasi vermem. sekizyuz kahve besyuz cay binbes yuz neyse,,,

sonra bugun 3aralikmis. bisuru sey olmus bitmis gecen sene bu zamanlar. gecen sene bu zamanlar gecmis gitmis. peki bize ne kalmis? iyilik guzellik - biraz hayat - biraz olum. biraz devam biraz oyalanmaca. biraz artik.

artiklardan bir yasam yaratmak - neyin artigi - neyin artisi? arti ve eksi diye diye sifiri bulamaz olduk.

oysa ben simdi sifirin altinda onbir dereceyim. o derecedeyim. o derecede eve mutlu mesut kulagimda tango melodileri yurudum. sokagin kosesindeki kafenin yanindan gecerken icerde arkadaslarimi gordum, kapidan iceri girdim selam verdim - hatta birlikte ders calismak uzere sozlestim. yarin sabah saat 9da ayni kafeye donecegim. yani 12saat bile gecmemis olacak. zira ogrencilerimle 'final calisma seans'imiz var. kolektiviteyi ogrenecekleri - ogrendikleri - an geldi sanirim. onsekiz yasinda kisiliklerine ve kisiselliklerine bagimli - ama bir o kadar sosyal(lesmeye merakli) insanlar olarak - hep beraber ders calisacaklar. guzel cunku herkes birbirine anlatacak konulari - herkes hem kendine hem de karsisindakine guvenecek. guven ogrenilen bir sey zira degil mi. oyle herkes gidip sak diye guvenmemeli birbirine. annem bana bunu ogretmeye calisti hep. bilmem ki oyle mi oluyor? cevabim yok henuz benim. tek bildigim kendime guvenmek zorunda oldugum.

cunku hep kendimleyim. kendi kendimeyim. olsam olsam kendim olabilirim. oysa kedim olsa ne kadar farkli olurdu.

bu kelime oyunlarindan da vazgececek gibi durmuyorum.

boyle de guzel bir gece. simdi bir film izleyip uyumaca.

sonra yine gunes yine guzel. yine mi cicek yine mi dunya. gunaydin. gun hep aydin.

sepsevgiyle,,,

zira her sey sevgiyle basladi.

yas.

Monday, November 30, 2009

aslinda calismam gerek. aslinda su anda hic durmadan calismam gerek. ama duruyorum. ara veriyorum. biraz oturuyorum ve sakinlesiyorum. biraz yaziyorum. biraz dusunuyorum. bi' de durmaksizin yiyorum :) kickbox da bitti. napsam bilmiorum. sanirim yuzucem. ya da kosucam. kesinlikle bol bol yuruycem - zira uc paper yazicam. yuruyussuz olmaz.

gunun guzel haberi ise - hatta haberleri - artik hem kislik botlarim hem cok tatli spor ayakkabilarim hem de tamamlanmis bi' adet konferans basvurum var :)

ve evet - bugun sonunda edmonton'a gercekten kar yagdi. sanirim artik bu o. yani gelecek ve kalacak olan cins. ve ben ilk ciddi otobus yolculugumu gerceklestirip o buyuk alisveris merkezine gittim - ders arasinda - kendime ayakkabi aldim. evet boyle bi' noktadayim. bi' elimde kant kitabi, kulagimda kulakliklar, gozler ise disarda. karda. yolda. sehirde. bahcesehir yolu aklima geldi. kar yagdiginda nasil bizi yol-lamadigi.

evet. seviyorum ben bu sehri. her gun uyanip her gun yeni bastan seviyorum.

gecen haftaki gel-git hallerimi atlattim gibi. hala stres. hala yorgunluk. daha dogrusu yogunluk. ve surekli bi' erteleme hali. bi' inkar.

ama buraya gelene kadar yasadiklarimi - yasattiklarimi - dusununce,,, devam diyorum yasemin. gun her gun bastan ayiyor. ve devam.

ve - gelsin - hayat bildigi gibi gelsin.

bi' de nisan gelsin - chicago'ya gidiim. evet evet gidiim.

sepsevgiyle,,,

gunaydin istanbul.

yas.

Thursday, November 26, 2009

sartre okuyorum. zira yarin ogrencilerime sartre 'ogreticem.'

neden felsefe yapmaya cabaladigimi hatirliyorum, her an - yeniden. yeni bastan. ozgurluk demistim degil mi. hep ozgurlukten bahsettim. ve sorumluluktan. evet. ozgurlukten sorumlu olmak. ozgurlugunu yaratmak, ortaya koymak. kendini yaratmak.

nietzsche kagidim henuz bitmedi. bitecek ama - yarin teslim zira. uc tane donem kagidi yazmam gerekiyor daha. yavas yavas. evet. stresli. evet. yogun. evet bazen (u)mutsuz bile oluyorum. sonra yeniden hatirliyorum. yeniden basliyorum.

bugun sophie ve emily ile west edmonton mall'a gittik. sanirim kendisi amerika'nin en buyuk ikinci alisveris merkezi. ve tabii ki ucbucuk aydir uzak durdum bu guzide mekandan, ama artik kis kapida oldugundan - hatta sanirim iceri girdi bile - kislik bot bakmam/almam gerekiyordu. ben ve ayakkabi alisverisi. dusuncesi bile korkutucu. neyse ki yanimda sahane hatunlar vardi - ve bana yardimci oldular. ne alacagimi sectim :) cumartesi gunu yakindaki baska bir alisveris merkezine gidip alacagim, zira ayni magaza orada da var ve kampanya da devam ediyor. ah evet - bir cift alana diger bir cift ayakkabi yari fiyatina. ve ben spor ayakkabilarimi istanbul'da birakmayi uygun gordugumden kendime yari fiyatina bir cift spor ayakkabi hediye etmek istiyorum. sanki kampanya olunca ikinci cifti almak zorundaymisim gibi,,, ah ama 'pazarlama' boyle bir sey. evet ve ben bu hareketimin sorumlulugunu alabilirim.

hayat guzel. dur demiyor henuz,,, devam yasemin diyor. devam.

ah tabii ki botlari alip giydigimde ilk is fotograf cekip buraya koymak olacak - kocaman botlar - kocaman. zira kendileri -40 icin yapilmis. daga gitmek icin ideal :)

simdi sartre'a (ah bi' de de beauvoir var) donuyorum. bana guzel geceler,,, yine uzun bir gece. yine mutlu.

burasi noel kokmaya basladi bile.

istanbul'a gunaydin,,,

sepsevgiyle,

yas.



Saturday, November 21, 2009

gunes kari eritti - en azindan yoldakini - neden sonra cimlerin ustundeki kara yansidi - gunumuzu aydinlatti. ben de kutuphaneye degil ama sokagin kosesindeki kafeye gittim. actim kitaplarimi cikardim kagitlarimi ve tukenmez kalemimi - calismaya basladim.

derken bolumden - hatta nietzsche dersinden bi' cocuk girdi iceri - o da oturdu yanima - beraber calistik. gercekten verimli bi' gundu - ikimiz de yarin bitiricez gibi kagitlarimizi.

sonra heidegger, sonra kant, sonra tekrar nietzsche.

zerdust'un 'olus'u cok guzel - akiyor. kagit da akar umarim. ozgurce.

evet - bugun yemek de yaptim - bu hafta icin. pilav ve taze fasulye.

ve simdi kendime bi' film molasi vericem. italyan olacak yine. fellini. 8 1/2. sonra belki uyurum - belki de yazmaya calisirim.

evet. hala gulumsuyorum. ve gunesi bekliyorum.

biliyorum, yarin yine dogacak.

sepsevgiyle,,,

yas.

p.s. ustume gece cokmus.



uyandim, sabah pilatesimi yaptim. muslimi yedim. yesil cay simdi. hazirlanip kutuphaneye gidicem. ordan ne kadar duzenli ne kadar puruzsuz gozukuyor/okunuyor/duyuluyor degil mi.

degil.

oysa hic degil. geri sayiyorum simdi. derin derin nefes - al - ver. guzel olacak. guzel ki zaten.

bugun nietzsche. zerdust uzerinden uretim/yararlik - yaratma/yarardan-ozgurluk iliskisini 'yazmaya' calisicam.

bakalim.

optum.

sepsevgiyle,,,

yas.

p.s. evet, kar sahane. bakalim ayakkabilarim ne diycek bu konuya :)
kar :)

sabah 7. biraz daha uyumaca. sonra,,,

yas.

Tuesday, November 17, 2009

gun(e)aydi(m).

muslimi hazirlayip ofise geldim,,, ofiste kahvalti - aman da aman.

saat 8.15. gec kalmisim sanki? her zamankinden daha gec.

bu sabah kendime on dakika ayirmaya karar verdim.

heidegger'de zaman ve ozgurluk iliskisi uzerine yazmaya karar verdigimden beri daha bi' fena 'kullanir' oldum zamani. ama 'projeksiyon'um sahane. yalnizca gundelik hayatta cuvalliyorum. (bi' de boyle uc-bes kisinin anlayacagi bi' sekilde yaziyorum rahat oluyor - zaten bes kisi takip ediomus yazilarimi - blogger oyle diyo :)

donemin son 4haftasi - 4paper. heidegger, kant, nietzsche (x2). bi' de cocuklarimin paperlari. bu aksam yine 'makale yazimi seminer'imiz var. evet,,, zaman.

akiyor. geciyor. gecen cumartesi buraya gelisimin ucuncu ayini kutladim.

iyi ki gelmisim.

sepsevgiyle,,,

yas.


Thursday, November 12, 2009

yol benim evim.

aman da aman.

yarin ogrencilerime marx anlaticam. bugun kickbox, sonra nietzsche. sonra dersi hazirlamaca.

sanirim kendilerine sirinler'den de bolumler gostericem :) evet. ve brecht okutucam (sevgiler evrim,,,) - almanca da mi ogretsem hazir baslamisken? :)

gunes parlio. evet bugun yine gunes(l)e uyandim. ve simdi ofis. biraz bisiler okumaca.

heidegger'in ne kadar heyecanli oldugundan bahsetmis miydim? her 'an' zaman-ozgurluk iliskisiyle dolu yuruyorum - yollarda. ozgurluk zamansa - zaman bensem - yol benim. ben evim. vesaire.

gulumsuyorum simdi istanbul'a bakip.

sepsevgiyle,,,

yas.


Wednesday, November 11, 2009

guzel bi' gune aymis,,, yine. gunesmis aymis. hah. sozcuk oyunlarindan da bikmamis.

her seye ragmen,,,

her sey 'sevgiyle' baslar,

yas.

Tuesday, November 10, 2009

gunesin isitmasi icin kendimi ona birakiyorum.

:)

yas.

Monday, November 9, 2009

(yarin) kickbox yokmus :( hmpf.
az once ingmar bergman'in 'the silence'ini izledim. cok begendim.

evet bugun bi' kant estetik paperi teslim ettim. sonra eve gelip sahane bi' pilav yaptim.

yarin tatil. ama kickbox var. ve yavas yavas donem paperlarimi toparlamaya baslamamin vakti geldi. zira donemin son bes haftasindayiz. evet - bitiyo. biraktim - zaman akiyo.

evet tatilde burdayim. ama yeni yil icin planim hazir :) bolumden bi' arkadas ve nisanlisiyla daga gitmece! evet 'radium hot springs'! yeni yila karlar altinda bi' yerde somine basinda sarap icerek girecek olmanin fikri bile sahane :) somine basi benim hayal urunum,,, ama 'gercek' olacaktir saniyorum. ve buradan assos - uzun ev'e sicacik bir gulumseyis yolluyorum.

evet,,, film molamiz bittikten sonra sanirim artik heidegger'e gecebiliriz.

sepsevgiyle,,,

yas.

Friday, November 6, 2009

'dilegini tutmus,,, sayar sonsuzdan geri.'

gunaydin,,,

'germinal' izleyemedim. fransizcaydi. yalnizca. artik ogrenmeye baslasam fena olmiycak bu guzel dili. ama dun 'milk' izledim. sean penn'e hayran kaldim - aslinda hepsine. olaya-duruma-kesite. yine yeniden - ve israrla - neden yasadigimizi hatirlatti. ozgurluk. bir seyleri elde etme degil,,, 'eylem(e)' ozgurlugu.

oyle bir seyler iste,,,

simdi damien rice - cheers darlin'

sepsevgiyle,

yas.

Tuesday, November 3, 2009

evet,,,

durup dinlenmemisim gecen gunlerde yine.

simdi durdum. tom waits actim. sahane elmali-tarcinli-muffinler yaptim. siyah kahveme biraz blackcurrant likoru kattim - oturdum mutfaktaki bar taburesine - kucucuk isiriklarla minik kekimin tadina vardim. kahvemden bir yudum aldim. tom waits 'watch her disappear' dedi. sampanya gulusunden bahsetti.

kafami kaldirdigimda gordugum balkon kapisi - tamamen cam - disariyi izliyorum - asagida trafik akiyor - dumduz - sehrin guneyine dogru. bi'suru isik. tam bir evde olma hissi. bir yandan da her an gidebilecek olma olasiligi. olasiliklarla yasamiyorum ama ben burda.

gulumseyerek yasiyorum. en azindan benim gulumsememin bir fark yarattigini umarak yasiyorum. huznu sakin ve cogu zaman sessiz karsiliyorum. oturuyoruz karsilikli, bazen yer yatagi yapiyorum. ama genelde 'ozgur' takiliyor. birbirimize karismiyoruz. bu 'dunya'da yasamanin bircok farkli tadi oldugunun bilincindeyiz. bilinc de ne demekse?

minik keklerim cok leziz olmus. lesley gece vardiyasinda oldugu icin boyle ona arada surpriz yapmaya calisiyorum. simdi dondugunde onu elma-tarcin-aromali bir 'yuva' karsilicak. mutlu bir yuvamiz var bizim. ikimiz de ayri kosturuyoruz - ayri yoruluyoruz. sonra ayni yuvaya donup - ayri ayri devam ederken arada mutfakta bulusuyoruz.

gecen gun fatih akin'in 'yasamin kiyisinda'sini izledim. etkisinden bir muddet cikamadim. lesley de izliycek. ben de belki bu gece 'germinal' izlerim. gecen sene marx derslerinde andik durduk,,, bir turlu cehaletimden arinamamistim.

ahh,,, gecen sene. bir sene oldu degil mi. kasim'dayiz. kasim ayi. tez yazmam lazim, yazicam, yaziyorum, gidicem, gidiyorum,,,

geldim iste. ve biraktim zaman akiyor.

kickbox sahane gidiyor. hocam baya takdir ediyor durumumu. ilerde 'felsefe yapamazsam' kickbox yaparim artik :)

dersler cok yogun,,, bir o kadar da keyifli.

uyku cok az, ama cok guzel.

ve ben - hep sevgi dolu.

tom bekler. ve her sey sevgiyle baslar.

mutlu minik kekler serefine!

yas.

Monday, October 26, 2009

evet asagida gordugunuz bizzat benim oydugum balkabagi :)
evet dun aksam lesley ve arkadasi simrat'le balkabagi oyduk :) evimiz tam bir cadilar bayrami evi - hoho.

kahvalti yapildi, yesil cay iciliyor. biraz kant okumaca. sonra okul. ofis. ders. ders. ders. aksam ogrencilerime seminer.

optum madem kocaman,,,

yas.

carving-pumpkins :)

Sunday, October 25, 2009

gunlerden odama gunes vuran ve icime gunes dolduran bir pazar.

henuz miskinlik safhasi. baktim da on gundur yokmusum. buralarda. o zaman ozetmis,,, on gunde neler olmus neler bitmis:

1) kant paperi.

2) heidegger odev(ler)i.

3) nietzsche paperi.

4) 'housewarming' partisi.

5) dvd gecesi.

ve tabii ki mercimekli borek ve kisir ve geri kalanlar :)

evet kant paperi (daha dogrusu hume - zira 18. yy. estetiginin basindan basladik) guzel guzel gecti. heidegger de hic fena degildi. nietzsche cok ustume geldi. bu kadar zor olmasina gerek yoktu. ama iste nietzsche. 'varolus'un ve 'olus'umun asil noktasi. yalnizca bir nokta mi peki? bilemedim.

ev partim sahaneydi. bisuru bisuru insan geldi - evim sicacik oldu :) o kadar keyifliydi ki simdi yuzumde yine kocaman sicacik bir gulumseme belirdi - sanirim o hic eksilmiyor zaten - (sabahin 7sinde ofise gunesten once gidip paper yazarken bile?! hmm,,, belki de bu sade kahve ve boston cream donut'in etkisi =)

dvd gecemiz de pek guzeldi dun. hatta gelecek haftanin filmini sectik bile. evet gelecek cuma da film gecesi. sonra cumartesi 'cadilar bayrami' partileri silsilesi :) zira ben evde baslayacagim kutlamaya - lesley parti verio - evi sahane dekore ettik bile :) etrafta mezar taslari ve fareler var - hmm - boyle soyleyince gereken etkiyi yapti mi bilemedim buyrun gelin gorun efendim =P

sonraki haftanin da partisi belli simdiden. ordan biraz eglenceli duruyo' di mi bu doktora :) ne yalan soyleyeyim,,, hic fena sayilmaz. beynini ve bedenini sonuna kadar zorladigin - ve sonunda ortaya bir seyler - ya da 'kendini' cikarmaya calistigin bir sey nasil keyifli olmasin? pazartesi gunu yine cocuklarim icin 'makale yazma semineri' duzenliyorum.

ah, inanir misiniz kimse notuna itiraz etmedi. notlarini dusuk bulmalarina ragmen yazdigim yorumlari cok 'faydali ve dogru' bulduklarindan su anda gelecek paperlarinda daha iyi yapmak icin ellerinden geleni yapiolar. kesinlikle icimi isitiolar evet. onlara cocuklarim demem pek manali degil, biliyorum. ama cok tatli ve gencler elimden baska turlusu gelmio :)

evet,,,

her sey sevgiyle baslar ve bu su hic durmaz.

simdilik.

bir kahve molasi.

sepsevgiyle,

yas.






Thursday, October 15, 2009

dun gece sen uyurken,,,

ben bir donusum okuyordum,

nietzsche yaziyor, zerdust anlatiyor, ben dinliyordum.

dinliyordum madem duyuyor muydum? okurken goruyor muydum? goruyorsam neyi goruyordum?

insana 'insan'i anlatan bir donusum.

ve simdi de yeni turku - destina. dun gece sen uyurken, yuregim bir yildiz gibi baglandi sana.

yalnizca sozcukler bunlar,,, baska bir sey degil. ve herkes birer yildiz.

yine sahane muslimi yedim. yesil cayim yanimda. sonra kahvemi hazirlayip okula gitmece. kickbox. sonra nietzsche. sonra paperpaperpaper. yazmaca. okumaca. okurken yazmaca. dusunurken dusundurtmece. kim neyi dusunuyorsa?

ve simdi,,, 'o kadar sevdim ki resmini, iste bugun konustu benle.' (yeni turku-resim)

ve 'ruyalarimda hep sen vardin,,,'

yine gulumsuyorum - beyaz bir sehre. artik bu sehirde hava biraz erken karariyor ve biraz da ic karartiyor,,, ta ki pencereden bakip mor gokyuzunu gorene kadar. 17. katta oturmanin guzelliklerinden biri daha,,, digeri lesley - otekiyse ben :)

gelecek hafta 'housewarming' partisi - evi isiticaz bakalim - ama once kant, nietzsche ve heidegger.

sepsevgiyle,,,

yas.

Wednesday, October 14, 2009

feslegenli-mantarli-kabakli-soyafilizli omletimden sonra sutlu kahvemle karsinizdayim :)

ogle yemegi icin bruksel lahanasi yaptim zira iki gun ust uste yedigim vegan sukrangunu yemeklerinden sonra haslanmis sebze baya iyi gelecek :)

saat 7.24.

hazirlanip okula gitmece.

her yerde kar var,,, istanbul 18dereceymis. burasi an itibariyle -4.

icim,,, disim. bir. kocaman bir gulumseme. (biraz noktali oldu burcin uzgunum - ah hayir diilim =)

sepsevgiyle,

yas.


(yine) kar yagmis.

yas gozlerini acmis,,, once saat 3te. odev kontrolunu bitirmis. gozler 4te tekrar kapanmis. simdi saat 5mis. ve pencereden gordugu manzara cok guzelmis.

butun haftasonu yemis de yemis - sahane vegan sukrangunu yemekleri. ve sukran duymus,,, ailesi ve dostlari icin. ve burada da bir aile kurmus gibiymis. kocaman bir aile. gercekten gulumsemis,,, hic yorulmamis, hep gulumsemis.

ve bugun artik paperlarini yazmaya baslicakmis. heidegger dersi iptal oldugundan oldukca is basaramayi dusunuyomus. kismetmis bakalimmis.

her gun yeni bastan - sevgiyle,,,

yas.

p.s. bi' saat sonra kahvalti - sonrasinda gorusuruz elbet.

Monday, October 12, 2009

gunaydiiiin - bana,,,

sizin de umuyorum gununuz aydinlik gecmistir :)

(iki saatlik bir aradan sonra dondum,,, zira lesley'le market alisverisine gidip geldik - oldukca cilgin bir alisverisin sonunda karsinizdayimmm)

evek,,, sanirim butun sebzeleri topladim marketteki,,, dort kiloluk yogurt ve dort kiloluk sutumu de aldim. yogurt sade olmasa tam 'kanadali' olcam - ama yogurdun sadeligi beni 'gocmen' kategorisine sokuyo hahaha :)

evek lesley'le cok egleniyoruz alisverise cikinca - ozellikle donus yolculugu kisminda. su anda ev tasiyo sanirsam,,, bi' tane daha buzdolabi almayi dusunduk. hatta evin ortasina havuz yapalim diyoruz ve sicakligi otuzbes dereceye cikaralim,,, zira kiranin icinde sayilan isitma elektrik ve su totalde yuzdolara geliomus :) madem oyle biz de yuzdolarlik enerji harcayalim dedik :) ama ikimiz de cevreye fazlasiyla duyarli oldugumuzdan sanirim bunlar yalnizca birer saka unsuru olarak kalcak. gerci evin ortasinda havuz olsa hic fena olmazdi,,, en azindan minik plastik bi' su kabi :)

simdi bunu yazip kendime bir kahve yapacagim ve alisveris merkezine dogru yola cikacagim. zira bugun 'urban planet'ta cilgin bir indirim var - urban planet gelecek bes sene boyunca alisveris yapacagim dukkanin adi. h&m, bershka, zara, mango birlesmis - rengarenk 'stil-sahibi' ve makul fiyatlarda bir koleksiyon ortaya cikmis (tabii ki yukardaki birlesim bir metafordan ibaret) =) neyse,,, kisacasi markaya bayildim. bugunun de sukrangunu olmasi sebebiyle cok cilgin bir indirim yapiyorlar ve ben gidip kendilerine sukranlarimi sunmak istiyorum :)

alisveris sonrasinda da chloe'ye sukrangunu yemegine davetliyim. dun de jessicalardaydim. oldukca sahane vegan yemekleri yedim yine - hem kendim de ortaya karisik bir sebze yemegi cikardim - pek leziz oldu :) ama yediklerimden sonra eve geldigimde bikac saat uyuyamadim takdir edersiniz ki,,, zira sanirim biraz cok yedim :)

bu arada cocuklarimin odevleri sandigim kadar kotu cikmadi. biraz abarttim sanirim ben. su anda bi' 98im bi' 95im bikac tane de 90im var. ki bunlarin hepsi A araliginda. onun disinda C-'nin altinda bisiy alan yok sanirim. bakiciiz. bikac tane daha kaldi, onlari da kontrol edip durumu bildiriciiim :)

simdilik bu kadar,,, zira gun icinde yalnizca 24saat var ve yapilcak bisuru is. ah tabii ki kendi paperlarima baslamam gerekio asil. obur turlu pek fena olcak. hepimiz paper donemlerinde ne kadar mutlu oldugumu biliyoruz --- haha :)

sepsevgiyle,,, cunku --- her sey sevgiyle baslar.

(ve sensiz olmaz,,, sensiz olmaz)

yas.

Sunday, October 11, 2009

yanilmisim,,, dikkatli okuyunca oldukca A'lik paper olmadigini gormek zor olmadi. sanirim ilk anin hevesi ve heyecaniyla biraz fazla umutlu, biraz fazla iyimser davranmisim. biraz hayalkirikligi yasadigim,,, ama cok dogal degil mi? daha ilk odevleri. ben sanirim kendi uzerime aldim butun yuku,,, oysaki paylasmak gerek.

henuz notlamayi tamamlamadim,,, bugun jessica'ya vegan sukrangunu'ne davetliyim :) oraya odevlerle gidecegim ki jessica bana yardimci olsun. bakalim,,, umarim cuma gunu guzel gecer odevleri geri verme fasli :)

simdi kahvalti.

sevgiyle,,,

yas.

not: kahvalti bitisinde gorusiciiz.

Friday, October 9, 2009

gunaydin :)

size,,,

burda cuma gecesi saat 11. pek kosturmacali bir gunun ardindan evime geldim ve nasil olduysa bir suru saat gecirmeyi basardim. oysaki yapmam gereken cocuklarimin odevlerini notlamak,,, eveeek ilk paperlari topladim bugun :) hatta coktan goz attim,,, oldukca A'lik paper var iclerinde. sanirim iyi bir is cikardim. cok calistim cok yoruldum ama onlari etkilemeyi basarmisim gibi,,, gercekten yazabiliyorlar. ve bu cok heyecan verici. ve bu heyecan cok umut verici. zira 'hoca' olmaktan cok hoslanicam,,, hoslaniyorum, vs.

tamam,,, ertelemece yok. donuyorum odevlere,

gecenin sarkisi ise,

tom waits - alice.

sepsevgiyle,,,

yas.


uyanali 1bucuk saat oldu. kahvaltimi yaptim, kahvem ve suyum onumde dersimi hazirlamaya baslicam. bugun 'utilitarianism' anlatiyorum. faydacilik? hmm.

demek istedim ki,,,

yillardan sonra, yollardan sonra, yeniden yan yana olmak.

ve,,, gecse de yolumuz bozkirlardan, denizlere cikar sokaklar.

evet gunun sarkisi: yeni turku - firtina.

havasicakligi: -7.

ve evet hayat yeniler bizleri,,, peki ay da yenilenir mi? aydaki adama bisiy olur mu?

sepsevgiyle,,,



Thursday, October 8, 2009

muslim bitmek uzere,,,

kulagimda bulent ortacgil,,, yine - bu guzel gunde.

once kickbox, sonra nietzsche, sonra husserl ustune bir konusma,,, sonrasinda yemece-icmece.

yarin da alisverise cikmaca,,, belki de bot almanin vakti gelmistir :)

ah ev sahane isiniyor - merak etmeyin isterim.

sepsevgiyle,,,

yas.

uyandigim manzara,,,

her sey sevgiyle,,,

her sey sevgiyle,,, baslar.

bembeyaz bi' gune uyanmis ve simsicak gulumsemis yine dunyaya.

sonra kendinden ucuncu sahista bahsettigi bir yazi yazmaya koyulmus. elinde buzlu suyu. aklinda kahvalti tabagi - zira henuz hazir bir tabak degil. ama aklindakini uygulamaya calisacak eger aklinda 'bir sey' tutabilirse. kisacasi,,, tatli mi tuzlu mu karar veremiyor. musli mi omlet mi bilemiyor. bu beyaz gune ne yakisir,,, once bi' kahve.

ah fotograf. bi' saniye.

az sonra gelmek uzere.

Wednesday, October 7, 2009

bugun hava -1mis. gece -7 olacakmis,,,

yarin da kar yagacakmis :) ama bu kar gelip giden cinsten olacakmis,,, zira gelip kalmasi icin biraz erkenmis, ekimmis.

gunun sarkisi: pink floyd - shine on you crazy diamond.

muslimi yedim,,, papatya cayimi iciyorum. kahvemi hazirlayip okula gidiciim.

ne giysem ne giysem?

muck,

Tuesday, October 6, 2009

memleketimde olan bitene dair okudugum haberlerden sonra pek gulumseyemedim,,,

yine de - hatta inadina -

gunun sarkisi: bu su hic durmaz,,,

mekan: ofis

zaman: 8.59 (bir dakika icinde ofis saatim basliycak - ogrencilerimi bekliyorum bakalim,,,)

durum: oyleyken boyle.

havasicakligi: 8derece. icimde yagmur yagiyor. gokkusagini bekliyorum.

,,, bugun uzun bir gun olacak. once ofis, sonra kickbox, derken nietzsche. ve sonrasinda alisveris. ilk alisveris merkezi gezimi yapmayi dusunuyorum bugun. birbucuk aydir sakinabildim kendimi,,, fakat artik 'kislik alisveris'e cikmam gerekiyor. zira bu hafta kar yagabilir,,, yagip gidecek olsa da, gelip kaldigi zamana hazirlanmak gerek.

aksam ise tek gecelik bir gosteri: 'the apology of socrates' ---

simdi nietzsche'ye donuyorum,,,

ve gunun sorusu: zerdust kendini duyuyor mu?

yas.

Monday, October 5, 2009

bugun de gulumsemis dunyaya,,, kocaman gulumsemis.

dunya da ona goz kirpmis ve geri gulumsemis.

an itibariyle durum: batan gunese selam durmaca.

muzik: sezen aksu & ceza - gelsin,,, hayat bildigi gibi gelsin.

havasicakligi: 9derece.

sevgiler,


ayna.

saat: 6.37. kahvalti hazir,,, yulaf ezmesi, kuru uzumlu musli, cilek, muz, kuru kayisi, ceviz, findik, badem, sut. birlesimi.

uyuyup uyandiktan sonraki ilk sarki: damien rice - cheers darlin'

havasicakligi: an itibariyle -1 (disarda). icimde gulumsuyorum.

kahve olmakta.

8de ofiste olacagim, zira 'ofis saati' yaptim ogrencilerim icin,,, ilk 'paper'larini yazacaklarindan biraz heyecanli ve stresliler,,, ben de draft bakmaya karar verdim sakinlessinler diye :)

dun kendime yeni eldivenler ve bir bere aldim. bugun onlari deneme zamani,,, sonra daha cok kis - daha cok alisveris. en cok ayakkabi.

sepsevgiyle,,,

yas.

Sunday, October 4, 2009

uyumus da uyanmis. john lennon'a gulumsemis, john lennon da ona geri gulumsemis.

simdi kahvalti hazirliycakmis,,, kabakli omlet mi yapsinmis musli mi? hmm,,, omletmis. cani oyle istemis.

o zaman simdilik bu kadar.

gune nereden baktigimizi bi' an icin unutursak,,, gunun ilk sarkisi: the last shadow puppets - meeting place.

,,,


Saturday, October 3, 2009

sun-coming-in.

bu cumartesi gecesi evde kalacakmis. dogumgunu partisine gidecek oldugu arkadasi hasta olmus,,, cikamiyormus. o zaman o da cikmasinmis. bu gece evde oturup film izlesinmis.

an'in sarkisi: degirmenler,,, evet - zaman duser ellerimden yere.

gecenin filmi: rashomon.

havasicakligi: disarda 6derece. icerde 23. icimde,,, sicacik.

bir insan bulutlara asik olabilir miymis? neden olmasinmis? bulutlarin her birinde sizin yuzunuz,,, ve ben'im her yer. evde hissetmek, dunyada. yasamak. her an. ve bir nefes daha.

sepsevgiyle,,,

yas.

fall-ing.

almost-full-moon

Friday, October 2, 2009

gunes doguyor,,, dogdu.

'bugun yeni seyler soylemek gerek' (mevlana).

,,,

yas uyanmis,,, bugun de dunyaya asik olmus.


gunaymis,,,

hayir aymamis, saat henuz 5.51mis. yas 5te uyanmismis. nasil oluyomus bu o da bilmiomus. ne zaman uyuyomus da uykusunu aliyomus,,, alip sarmalayip sakliyomus?

muffinler pek basarili olmadi,,, zira bir cay kasigini (tsp) bir yemek kasigi (tbsp) okuyup muffin'leri tuzlamayi basardim! ve bunu ancak cocuklar tattiktan sonra,,, ve yasemin supersin! dedikten sonra hmmm ben de tadina bakayim sunun bir,,, dedikten sonra fark ettim. bir lokmayi yutmaya calistiktan sonra 'hayiiir,,, bunu yemenizi yasakliyorum - hem siz niye bana yalan soyluyosunuz?!' diye olay yarattim :) cocuklar dedigim - ogrencilerim. dunku makale yazimi seminerinde gerceklesti tum bunlar. ama cocuklar pek tatli. ama ama biz cabani takdir ediyoruz, onemli olan dusunmen bizi dediler. sonra ben bunu tabii ki 'varolussal' bir sorunsal haline getirip bir sure kendime gelemedim. sonra gunun 'ders'i geldi,,, levi diye bir ogrencimden:

--- yasemin,,, kotu bir muffin'den olecek degiliz,,, sen de bunu buyutme lutfen. sonucta 'sen de yalnizca bir insansin,,,' ve bazen hata yapabilirsin.

dedi.

kedi.

bazen hata yapabilirim. evet,,, ve yalnizca insanim. bunu hatirlamak iyi oldu. bu faciayla birlikte dunku 'kotu sans' kotami doldurdum.

1) sabah nerdeyse ogrencilerimden biriyle randevuma gec kaldim - kaldim hatta - nerdeyse degil.

2) evin girisindeki dekoratif kavanozu - icinde taslar, tozlar ve mum barindiran - kirdim.

3) muffin'lerim tuzlu oldu.

artik rahatlamis olmaliyim. ya da trafige cikmam yasaklanmali,,, zira arabalar icin tehlike teskil ediyor olabilirim :)

simdi saat 6ya 4var. biraz pilates. sonra kahvalti.

gorusuruz,,,

sepsevgiyle,

yas.

Wednesday, September 30, 2009

kakaolu muffinler hazir! :)
sabahin erken saatlerinde baslayan sahane bir gunun ardindan eve gelip bayildim diyebiliriz. evet evet - tam tamina boyle oldu. bilgisayarin onunde uyuyakaldim - ya da yamacinda. 

sonra uyandim,,, 

bir karar aldim - ya da verdim,,, karar alinir mi verilir mi? aldigimda nereden/kimden alirim - verdigimde nereye/kime veririm? heidegger bu konuda ne derdi acaba? 

karar  bir: bu aksam heidegger okumayacagim. 

karar iki: bu aksam yemek yapacagim. 

ve basladim. bir tavada sogan, soya filizi ve kirmizi biberi kavurduktan sonra kup seklinde dogradigim patlicanlari da ekleyip sahane bir sos olusturdum. tam da bu sos olusurken baska bir kapta pirincimi islattim ki --- gerektiginde hazir olsun :) 

evet - sosum kivamina ermek uzere oldugu bir noktadayken pirinci de birazcik yagda dondurdum sonra suyu ekledim - sonra sosu ekledim - ve pirincimin sebzeli pilava donusmesi icin beklemeye basladim. 

cok uzun surmedi,,, demlenen sebzeli pilav ev arkadasim tarafindan denendi ve onaylandi - evet ben 'pilav' uzmani olmaliymisim :)

bu dunya (her gunumu) aydinlatiyor,,,

yuzumdeki ruzgar,,, burnumdaki koku, evimdeki doku - su anda mutfaktaki yuksek taburede otururken karsimda gordugum manzara - sehir (sehrim) --- mutlu bir nefes daha aldim iste.

ah bu arada farkinda olabileceginiz uzere havalar sogumakta. dunden beri termal icligimi (pek de iclik gibi degil zira ustume giyiyorum kendisini - evet oldukca guzel bir ustum var - topuklu cizmelerim ve siyah dar pantolonumla uyum saglayacak kadar) giyiyorum. oldukca sicak tutuyor. evimiz de sicacik zaten :) 

yarin ogrencilerime 'makale yazimi semineri' verecegim - aksam 6dan 7ye kadar. evet benim icin o saatte okulda olacaklar - ah birisi kendi-odakli mi dedi? - tabii ki guzel makale yazmak icin orada olacaklar ama ne sanslilar ki ben de orada olacagim :) ve ic huzuruyla sebzeli pilavimi ve tabii ki artan sosumu (ki sos degil kendisi de bir yemek sayilabilir) buzdolabina koyup --- yarin icin kakaolu muffin yapmaya girisecegim :) 

ev arkadasim dedi ki felsefe alirken asistani ben olmaliymisim,,, cok mutlu.

hmm saat gece 11bucuga geliyor. ben gidiyorum,,,

sepsevgiyle,,,

yas.

Tuesday, September 29, 2009

gunaydiiin :) (bana)

sabah 6yi on gece uyanmanin mutluluguyla --- 'melaba' demek istiyorum size. icimde bir sey var sanki - calar saat?! yutmus olabilir miyim :) 

ah hayir,,, heidegger askina. kahvalti hazirlamaca sonra okumaca. sonra okul. boyle de ilginc bir hayatim var. yaz yaz bitmiycek nerdeyse :) yok ama uzaticam yavas yavas yazilari,,, modlari koyucam, yerleri koyucam,,, hatta,

gunun sarkisi: bu su hic durmaz,,,

mod: suratta bir gulumseme - yine - 

hava: 6dereceymis.

mekan: yatagimin yamaci.

- uykusuzlugundan belli - kafanda birikintiler - dedi leman sam. evet - heidegger. bu su hic durmaz.

yas.

Monday, September 28, 2009

mutlu bir gunun sonunda eve dondu - leziz mi leziz muslisini yedi - kahvesini yapip derse oturacak,,,

uzun bir gece var onunde,,, heidegger ile. sahane :)

ve evet,,, cok mutlu. her gun daha mutlu. 

yas.
kabakli ve soya filizli omletini yedi,,, kahvesini icti - gitmeye hazir.

donecek.

yas.
gunaydiiin :)

burada gun henuz aymadi,,, ama ben yeni bir gune uyandim saat 5.00 itibariyle. simdi 5bucuk. kahvalti hazirlamaca. biraz okumaca,,, hazirlanmaca - okula gitmece. 

bu ilk,,, devami gelecek. devami hep gelecek. 

yas.

Sunday, September 27, 2009