Monday, November 30, 2009

aslinda calismam gerek. aslinda su anda hic durmadan calismam gerek. ama duruyorum. ara veriyorum. biraz oturuyorum ve sakinlesiyorum. biraz yaziyorum. biraz dusunuyorum. bi' de durmaksizin yiyorum :) kickbox da bitti. napsam bilmiorum. sanirim yuzucem. ya da kosucam. kesinlikle bol bol yuruycem - zira uc paper yazicam. yuruyussuz olmaz.

gunun guzel haberi ise - hatta haberleri - artik hem kislik botlarim hem cok tatli spor ayakkabilarim hem de tamamlanmis bi' adet konferans basvurum var :)

ve evet - bugun sonunda edmonton'a gercekten kar yagdi. sanirim artik bu o. yani gelecek ve kalacak olan cins. ve ben ilk ciddi otobus yolculugumu gerceklestirip o buyuk alisveris merkezine gittim - ders arasinda - kendime ayakkabi aldim. evet boyle bi' noktadayim. bi' elimde kant kitabi, kulagimda kulakliklar, gozler ise disarda. karda. yolda. sehirde. bahcesehir yolu aklima geldi. kar yagdiginda nasil bizi yol-lamadigi.

evet. seviyorum ben bu sehri. her gun uyanip her gun yeni bastan seviyorum.

gecen haftaki gel-git hallerimi atlattim gibi. hala stres. hala yorgunluk. daha dogrusu yogunluk. ve surekli bi' erteleme hali. bi' inkar.

ama buraya gelene kadar yasadiklarimi - yasattiklarimi - dusununce,,, devam diyorum yasemin. gun her gun bastan ayiyor. ve devam.

ve - gelsin - hayat bildigi gibi gelsin.

bi' de nisan gelsin - chicago'ya gidiim. evet evet gidiim.

sepsevgiyle,,,

gunaydin istanbul.

yas.

Thursday, November 26, 2009

sartre okuyorum. zira yarin ogrencilerime sartre 'ogreticem.'

neden felsefe yapmaya cabaladigimi hatirliyorum, her an - yeniden. yeni bastan. ozgurluk demistim degil mi. hep ozgurlukten bahsettim. ve sorumluluktan. evet. ozgurlukten sorumlu olmak. ozgurlugunu yaratmak, ortaya koymak. kendini yaratmak.

nietzsche kagidim henuz bitmedi. bitecek ama - yarin teslim zira. uc tane donem kagidi yazmam gerekiyor daha. yavas yavas. evet. stresli. evet. yogun. evet bazen (u)mutsuz bile oluyorum. sonra yeniden hatirliyorum. yeniden basliyorum.

bugun sophie ve emily ile west edmonton mall'a gittik. sanirim kendisi amerika'nin en buyuk ikinci alisveris merkezi. ve tabii ki ucbucuk aydir uzak durdum bu guzide mekandan, ama artik kis kapida oldugundan - hatta sanirim iceri girdi bile - kislik bot bakmam/almam gerekiyordu. ben ve ayakkabi alisverisi. dusuncesi bile korkutucu. neyse ki yanimda sahane hatunlar vardi - ve bana yardimci oldular. ne alacagimi sectim :) cumartesi gunu yakindaki baska bir alisveris merkezine gidip alacagim, zira ayni magaza orada da var ve kampanya da devam ediyor. ah evet - bir cift alana diger bir cift ayakkabi yari fiyatina. ve ben spor ayakkabilarimi istanbul'da birakmayi uygun gordugumden kendime yari fiyatina bir cift spor ayakkabi hediye etmek istiyorum. sanki kampanya olunca ikinci cifti almak zorundaymisim gibi,,, ah ama 'pazarlama' boyle bir sey. evet ve ben bu hareketimin sorumlulugunu alabilirim.

hayat guzel. dur demiyor henuz,,, devam yasemin diyor. devam.

ah tabii ki botlari alip giydigimde ilk is fotograf cekip buraya koymak olacak - kocaman botlar - kocaman. zira kendileri -40 icin yapilmis. daga gitmek icin ideal :)

simdi sartre'a (ah bi' de de beauvoir var) donuyorum. bana guzel geceler,,, yine uzun bir gece. yine mutlu.

burasi noel kokmaya basladi bile.

istanbul'a gunaydin,,,

sepsevgiyle,

yas.



Saturday, November 21, 2009

gunes kari eritti - en azindan yoldakini - neden sonra cimlerin ustundeki kara yansidi - gunumuzu aydinlatti. ben de kutuphaneye degil ama sokagin kosesindeki kafeye gittim. actim kitaplarimi cikardim kagitlarimi ve tukenmez kalemimi - calismaya basladim.

derken bolumden - hatta nietzsche dersinden bi' cocuk girdi iceri - o da oturdu yanima - beraber calistik. gercekten verimli bi' gundu - ikimiz de yarin bitiricez gibi kagitlarimizi.

sonra heidegger, sonra kant, sonra tekrar nietzsche.

zerdust'un 'olus'u cok guzel - akiyor. kagit da akar umarim. ozgurce.

evet - bugun yemek de yaptim - bu hafta icin. pilav ve taze fasulye.

ve simdi kendime bi' film molasi vericem. italyan olacak yine. fellini. 8 1/2. sonra belki uyurum - belki de yazmaya calisirim.

evet. hala gulumsuyorum. ve gunesi bekliyorum.

biliyorum, yarin yine dogacak.

sepsevgiyle,,,

yas.

p.s. ustume gece cokmus.



uyandim, sabah pilatesimi yaptim. muslimi yedim. yesil cay simdi. hazirlanip kutuphaneye gidicem. ordan ne kadar duzenli ne kadar puruzsuz gozukuyor/okunuyor/duyuluyor degil mi.

degil.

oysa hic degil. geri sayiyorum simdi. derin derin nefes - al - ver. guzel olacak. guzel ki zaten.

bugun nietzsche. zerdust uzerinden uretim/yararlik - yaratma/yarardan-ozgurluk iliskisini 'yazmaya' calisicam.

bakalim.

optum.

sepsevgiyle,,,

yas.

p.s. evet, kar sahane. bakalim ayakkabilarim ne diycek bu konuya :)
kar :)

sabah 7. biraz daha uyumaca. sonra,,,

yas.

Tuesday, November 17, 2009

gun(e)aydi(m).

muslimi hazirlayip ofise geldim,,, ofiste kahvalti - aman da aman.

saat 8.15. gec kalmisim sanki? her zamankinden daha gec.

bu sabah kendime on dakika ayirmaya karar verdim.

heidegger'de zaman ve ozgurluk iliskisi uzerine yazmaya karar verdigimden beri daha bi' fena 'kullanir' oldum zamani. ama 'projeksiyon'um sahane. yalnizca gundelik hayatta cuvalliyorum. (bi' de boyle uc-bes kisinin anlayacagi bi' sekilde yaziyorum rahat oluyor - zaten bes kisi takip ediomus yazilarimi - blogger oyle diyo :)

donemin son 4haftasi - 4paper. heidegger, kant, nietzsche (x2). bi' de cocuklarimin paperlari. bu aksam yine 'makale yazimi seminer'imiz var. evet,,, zaman.

akiyor. geciyor. gecen cumartesi buraya gelisimin ucuncu ayini kutladim.

iyi ki gelmisim.

sepsevgiyle,,,

yas.


Thursday, November 12, 2009

yol benim evim.

aman da aman.

yarin ogrencilerime marx anlaticam. bugun kickbox, sonra nietzsche. sonra dersi hazirlamaca.

sanirim kendilerine sirinler'den de bolumler gostericem :) evet. ve brecht okutucam (sevgiler evrim,,,) - almanca da mi ogretsem hazir baslamisken? :)

gunes parlio. evet bugun yine gunes(l)e uyandim. ve simdi ofis. biraz bisiler okumaca.

heidegger'in ne kadar heyecanli oldugundan bahsetmis miydim? her 'an' zaman-ozgurluk iliskisiyle dolu yuruyorum - yollarda. ozgurluk zamansa - zaman bensem - yol benim. ben evim. vesaire.

gulumsuyorum simdi istanbul'a bakip.

sepsevgiyle,,,

yas.


Wednesday, November 11, 2009

guzel bi' gune aymis,,, yine. gunesmis aymis. hah. sozcuk oyunlarindan da bikmamis.

her seye ragmen,,,

her sey 'sevgiyle' baslar,

yas.

Tuesday, November 10, 2009

gunesin isitmasi icin kendimi ona birakiyorum.

:)

yas.

Monday, November 9, 2009

(yarin) kickbox yokmus :( hmpf.
az once ingmar bergman'in 'the silence'ini izledim. cok begendim.

evet bugun bi' kant estetik paperi teslim ettim. sonra eve gelip sahane bi' pilav yaptim.

yarin tatil. ama kickbox var. ve yavas yavas donem paperlarimi toparlamaya baslamamin vakti geldi. zira donemin son bes haftasindayiz. evet - bitiyo. biraktim - zaman akiyo.

evet tatilde burdayim. ama yeni yil icin planim hazir :) bolumden bi' arkadas ve nisanlisiyla daga gitmece! evet 'radium hot springs'! yeni yila karlar altinda bi' yerde somine basinda sarap icerek girecek olmanin fikri bile sahane :) somine basi benim hayal urunum,,, ama 'gercek' olacaktir saniyorum. ve buradan assos - uzun ev'e sicacik bir gulumseyis yolluyorum.

evet,,, film molamiz bittikten sonra sanirim artik heidegger'e gecebiliriz.

sepsevgiyle,,,

yas.

Friday, November 6, 2009

'dilegini tutmus,,, sayar sonsuzdan geri.'

gunaydin,,,

'germinal' izleyemedim. fransizcaydi. yalnizca. artik ogrenmeye baslasam fena olmiycak bu guzel dili. ama dun 'milk' izledim. sean penn'e hayran kaldim - aslinda hepsine. olaya-duruma-kesite. yine yeniden - ve israrla - neden yasadigimizi hatirlatti. ozgurluk. bir seyleri elde etme degil,,, 'eylem(e)' ozgurlugu.

oyle bir seyler iste,,,

simdi damien rice - cheers darlin'

sepsevgiyle,

yas.

Tuesday, November 3, 2009

evet,,,

durup dinlenmemisim gecen gunlerde yine.

simdi durdum. tom waits actim. sahane elmali-tarcinli-muffinler yaptim. siyah kahveme biraz blackcurrant likoru kattim - oturdum mutfaktaki bar taburesine - kucucuk isiriklarla minik kekimin tadina vardim. kahvemden bir yudum aldim. tom waits 'watch her disappear' dedi. sampanya gulusunden bahsetti.

kafami kaldirdigimda gordugum balkon kapisi - tamamen cam - disariyi izliyorum - asagida trafik akiyor - dumduz - sehrin guneyine dogru. bi'suru isik. tam bir evde olma hissi. bir yandan da her an gidebilecek olma olasiligi. olasiliklarla yasamiyorum ama ben burda.

gulumseyerek yasiyorum. en azindan benim gulumsememin bir fark yarattigini umarak yasiyorum. huznu sakin ve cogu zaman sessiz karsiliyorum. oturuyoruz karsilikli, bazen yer yatagi yapiyorum. ama genelde 'ozgur' takiliyor. birbirimize karismiyoruz. bu 'dunya'da yasamanin bircok farkli tadi oldugunun bilincindeyiz. bilinc de ne demekse?

minik keklerim cok leziz olmus. lesley gece vardiyasinda oldugu icin boyle ona arada surpriz yapmaya calisiyorum. simdi dondugunde onu elma-tarcin-aromali bir 'yuva' karsilicak. mutlu bir yuvamiz var bizim. ikimiz de ayri kosturuyoruz - ayri yoruluyoruz. sonra ayni yuvaya donup - ayri ayri devam ederken arada mutfakta bulusuyoruz.

gecen gun fatih akin'in 'yasamin kiyisinda'sini izledim. etkisinden bir muddet cikamadim. lesley de izliycek. ben de belki bu gece 'germinal' izlerim. gecen sene marx derslerinde andik durduk,,, bir turlu cehaletimden arinamamistim.

ahh,,, gecen sene. bir sene oldu degil mi. kasim'dayiz. kasim ayi. tez yazmam lazim, yazicam, yaziyorum, gidicem, gidiyorum,,,

geldim iste. ve biraktim zaman akiyor.

kickbox sahane gidiyor. hocam baya takdir ediyor durumumu. ilerde 'felsefe yapamazsam' kickbox yaparim artik :)

dersler cok yogun,,, bir o kadar da keyifli.

uyku cok az, ama cok guzel.

ve ben - hep sevgi dolu.

tom bekler. ve her sey sevgiyle baslar.

mutlu minik kekler serefine!

yas.